" Erkek fikrini söylediğinde "bir erkek" oluyor, kadın fikrini söylediğinde "kahpe" oluyor! " Bette Davis
BLOG NEREDEN ÇIKTI?
Sadece fikrimi söylemek için blog açtım. Pandemide zaman geçmek bilmiyordu, yapacak işler giderek azalmıştı, bu sene bahçe kazacak, çapa yapacak, domates biber ekecek gücü bulamamıştım, odaklanma sorunu yaşadığım için az kitap okuyordum, tiyatro hayatımdan çıkmıştı, o zaman ne yapacaktım ben? Ben de yazarım, e durduğun hata, başla o zaman komutuyla kendi kendimi motive ettim ve yazmaya başladım. Yazdıklarımı başkaları da okumalı mı, tabii ki okumalı, niçin okumasın? Ne yazmalıydım, bir süre buna cevap aradım. Sanat sepet işleri benden sorulurdu, işsiz güçsüz oturuyordum, dizi, film, oyun seyrediyordum, az da olsa kitap okuyordum, okuduklarımı, izlediklerimi eşle dostla paylaşıyordum, sosyal medya hesaplarımda tanıtıyordum. Bir sayfam olsa, orada paylaşsam fikirlerimi. Fena fikir değil, hem kalıcı, senden sonra da bakılır, kim olduğun hatırlanır. Derken konu buralara geldi, ortaya bu blog çıktı. Dahiyane bir fikir değildi belki ama işe yarar gözüküyordu. Bundan böyle, izlediğim filmleri, dizileri, oyunları, okuduğum kitapları, dinlediğim müzikleri paylaşacağım sizinle. Bazen hayattan, bazen semtlerden, bazen de, gitmeyi başarırsam, güzel yerlerden bahsedeceğim. Umarım takip edecek, bir şey yazmış mı diyecek kadar kadar ilginizi çekmeyi başarırım.
İzlediğim her şeyi yazmayacağım, sadece sevdiklerimi yazacağım. Ben eleştirmen miyim, izlediğim her şeyi neden yazayım? Bana ağır gelen, yük teşkil eden, suratımı ekşiten, mide krampı geçirmeme sebep olan hiçbir şeyi sizinle paylaşmayacağım. Önerilerime burun kıvıran, o da film mi diyecek olanlar izlemesin, önerdiğim kitapları okumasın, müzikleri dinlemesin.😊
Önerilerimi ciddiye alacak üç kişi benim asıl hedefim. Belki beş olur, sonra on beş, çoğalırız inatla. Neyse coşmayayım, ileriye sonra bakarız, yeter ki okunsun blogum, yorumlansın, birlikte izleme listeleri bile yaparız belki.
İnsanın sevmediği bir şeyi yok etme gücü olsa keşke. Neyi sevmiyorsa onu kaybettirse! Sevilmeyen şeyler kaybolsa uzay boşluğunda. Pırr diye uçup gitse. Ben kışı sevmiyorum, kaybolsun gitsin. Hop kayboldu! Kalp sesim böyle söylüyor. Gözümü kapattım, kalbimin atışını dinledim, o en doğru rotayı çizer bana, kaybolduğunu söylüyor. Size mi inanayım, kalbime mi? Oymuş buymuş demeyen kalp sesime inanıyorum tabii. Kalp kası en güçlü kasmış, diğer kaslar pek işe yaramıyor. Beyin kasının bu ara hiç faydasını görmedim! Mesela pandemi kaybolsa! Olmayacak şey değil; sevmiyordum, yok ettim. Kışı bahara çevirdim. Bir bakmışım, her şey geçmiş, efil efil esen bir yazın içindeyiz, deniz kenarına inmişiz, arkadaşlar böğüre bağıra gülüyoruz, mesafeleri aşmışız, hiç kötü bir anı kalmamış, hatırlamıyoruz bile. Kaybolmuş! Dağın ardında kalmış! Sevmiyorduk kaybettik! Yolda yürürken düşürdük! Nerede olduğunu bilmiyoruz! Çok eskilerden söz ediyorsun, hatırlamıyorum! Kıştı üşüyorduk, yaza girdik, ısındık. Biz o günleri unuttuk, o zamanla görüşmeme kararı aldık hepimiz. Ara ara çıkıyor ortaya, biz güneşin altına geçiyoruz, kendini görmezden geliyoruz. Güneşi ellerimle tepemize yerleştirdim. Ben bunu nasıl yaptım, gurur duydum kendimle. Sevdiğimizi sevebilmeliyiz, sevmediğimizi yolcu etmeliyiz. Olmalı böyle bir özgürlüğümüz. Pan gitti demi kaldı bize. Dem çekeriz, dem tutarız, dem vururuz, dem dökeriz.
Dem iyidir, her dem görüşürüz sanat sepet işlerde.

Başarılar, yazılarınız akıcı
YanıtlaSilBaşarılar dilerim, saygılar.
YanıtlaSil