" YOLUN SONUNDA MUTLAKA GÖRÜŞECEĞİZ."

 



                                      " NOMADLAND "

FERN, 2011 yılında yaşanan ekonomik kriz sonrasında işsiz kalan, evini, eşyalarını kaybeden, yüzlerce insandan biri. Bir evi yok ama içine sığdığı karavanı var, yollara düşer. İnsanlarla yollarda karşılaşır, yollarda sohbet eder, molalarla dostluk kurar, zamanı gelince yine yollara düşer, bir gün tekrar karşılaşmak umuduyla...



Amerikalı Gazeteci Jessica Bruder'in, "Nomadland: Surviving Amerika in the Twenty- First Century" (21 Yüzyılda Amerika'da  Hayatta Kalmak) kitabını aynı isimle sinemaya uyarlayan Chole Zhao. 107 dakikalık filmin kurgusunu da yapmış. Şimdi bu genç kadına Bafta'yı, Altın Ayı'yı, Oscar'ı vermesinler de ne yapsınlar! Hakkıdır, başka büyük ödüller varsa onları da alsın. 2010 yılında, Sofia Coppola'dan sonra Venedik Film Festivalinde Altın Ayı ödülünü alan 2.kadın yönetmen.
Haberlerde adının yanına "Çinli Kadın Yönetmen" parantezi açanlar, çağ dışı etiketlerle uğraşadursun, Chole Zhao, adını 38 yaşında sinema tarihine yazdırdı bile. 👏 Nomadland, 7 farklı eyalette 4 ayda çekilen, "modern göçebeler"in hayatının izini süren, belgesel türe yakın, "en iyi 100 film" arasında sayılacak kalibrede bir film olarak hafızalarımızda yer etti çoktan.

         

                                                   FRANCES Mc DORMAND💙

Fargo'nun polis memuru Gunderson'u, Üç Billboard Ebbing Çıkışı'nın Missouri'si, Nomadland'ın Fern'i ve bu filmlerle gelen 3 Oscar. 3 kez de "yardımcı kadın oyuncu" adaylığı. Birçok kadın oyuncunun gurusu, oyunculuk tarihinin mihmandarı. Öv öv bitmez, kendine hayranlığım daimidir. Süssüz, sözsüz, sadece oynayan, oynadıkça yükselen, göze batmayan, karakterler yaratan, olağanüstü bir oyuncu. Nomadlan'ın yapımcılığını yapması, aynı zamanda, ne kadar zeki ve meslek öngörüsünün ne kadar yetkin olduğunu gösteriyor. Film boyunca gerçekten karavanda yaşayarak rolü adeta giyinmiş, gerçi bir süre sonra yaşından dolayı vazgeçmiş, konforlu yatağına geçmiş:) Sayesinde Fern ete kemiğe bürünmüş, yaşayan bir insan olmuş. Hani yolumuz Nevada'ya düşse, düz ovada karavanıyla dolaşan Fern her an karşına çıkabilir gibi sanki. Keşke olsa!

Fern, yurtsuz, yuvasız değildir, sadece evsizdir. Bir çatısı yoktur, karavanı vardır. Kurduğu "korunaklı" hayat seyirci için hayli dokunaklıdır. Eşinin eski kıyafetlerini giyip özgürlüğe kollarını açtığı sahne kadar hüzünlüdür hayat. Fern, göçebe hayatın sınırlarında gezen, molalarda Amazon'da paketleme işi yaparak yaşayacak kadar para kazanan, sistemin dışında kalmak için dolaylı da olsa sisteme hizmet eden, çocuklara Shakespeare soneleri okuyan, derin bir kadın. Sinema tarihinin özel karakterlerinden biri. Sayılarının çoğalması en büyük dileğimdir. 

Göçebeler karşılaşmalara inanır, yolun sonunda mutlaka görüşeceklerini düşünürler; bu yüzden vedalaşmazlar. Tekrar karşılaşma ihtimaline inanırlar, ihtimaller mümkündür. Karavanların arkasından bakıp el sallarlar. Bazen olmaz, gideni toplanarak anarlar, anıları paylaşırlar. Hani gidenin arkasından su dökülür ya biz de, keşke onlar da bilse bu geleneği, birbirlerinin arkasından su dökseler. Su gibi akıp gitse yolları, yolun sonunda kavuşsalar.

Nomadland, gerçek (Nomadların) göçebelerin oynadığı, bir olayı değil, dibine kadar duyguyu anlatan, sistem karşıtı, son yıllarda "Yeşil Rehber"den sonra izlediğim en iyi film. 
İzlenmesi şart. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

"Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir." M. Kemal Atatürk

"Gel sen ne çektiğimi bir de bana sor.."